31 Mayıs 2008 Cumartesi

KIBRIS'TAYDIM


Yavru Vatan Kıbrıs'ı görmek uzun zamandır içimde olan bir istekdi. 1990 yılından beri hemen hemen her yıl gitmeyi düşünmüş ve ertelemiştim. Nihayet bu yıl hiç plan yapmadığım halde gitme olasılığım oldu. Kıbrıs'a ayak basana kadar da içimdeki Kıbrıs'a gitme fikri güncellenmedi. Uçağımız ERCAN hava alanına inince içimdeki sevinç inanılmaz bir hal aldı.

Kıbrıs’ın bilinen tarihi, Milat'tan önce 15'inci yüzyıla kadar uzanır. Ada M.Ö. 15'inci yüzyılda, Hitit egemenliğinde bulunuyordu. Hitit egemenliği M.Ö. 1450 yılında Mısır ile yer değiştirdi. Bu tarihten itibaren Kıbrıs'ta M.Ö. 450 yılına kadar Mısırlılar egemen oldular.M.Ö. 1320 yılında Ada bir ara tekrar Hitit egemenliği altına girdi. Daha sonra sırası ile Finike, Asur, tekrar Mısır, Persler, Photomeler, Roma ve Bizans Ada üzerinde egemenlik kurdular.

M.S. 395 yılında Roma'nın doğu ve batı olarak ikiye ayrılmasıyla birlikte Ada'nın Bizans egemenliğine girdiğini görüyoruz. M.S. 638 yılında İslam komutanlarından Ebubekir'in Kıbrıs'a çıkmasıyla Ada'nın önemli yerleri Müslümanların eline geçti. M.S. 647'de Halife Osman zamanında da bütün Ada İslam egemenliği altına girdi. Kıbrıs'taki İslam egemenliği, Ada Bizans İmparatoru Nikepheros Phossas'ın 964 yılında Ada'yı yeniden ele geçirmesiyle sona erdi. 1191 yılında çok kısa bir süre İngiltere kraIı Aslan Yürekli Richard'ın eline geçti. 1192'de yine çok kısa süre, Templer Şövalyeleri Ada'da egemen oldular. 1192-1189 yılları arasında da Lusignan'ların yönetimi altında kalan Ada,1425 ve 1426 yıllarında Memlük'lerin saldırısına uğradı. Kısa bir süre de Ceneviz egemenliğine girdi. Sürekli Memlük saldırıları sonunda yıkılan Lusignan'ların yerine Venedikliler geçti.

15. Yüzyılın sonlarında doğu Akdeniz'e egemen olan Osmanlı İmparatorluğu, siyasi, stratejik, ekonomik ve dini nedenler'ın etkisiyle Kıbrıs'ı ele geçirdi. Kıbrıs'ta üslenen Venedik korsanlarının Türk deniz ticaretine verdikleri büyük zararlar da Kıbrıs'ın ele geçirilmesinde başlıca etkenlerden biri oldu.

1 Temmuz 1570 tarihinde, 50 bin asker ve 80 top taşıyan Osmanli Filosu, Kıbrıs'a çıkarma yaptı. Kıbrıs çetin savaşlardan sonra ancak bir yılda alınabildi. Kıbrıs'ın en kuvvetli kalesi olan Magosa'nın 1 Agustos 1571'de teslim olmasıyla bütün Ada Osmanlı İmparatorluğu’nun eline geçmiş oldu.
Kıbrıs 1571 yılından 1878 yılına kadar tam 308 yıl Osmanlı egemenliğinde kaldı.

Uzun zaman Osmanlı idaresinde kalmış bu adaya , Padişah II. Selim, adada kalan 20 bin civarında askerin yanısıra 10 bin civarında sanatkar ailenin de Kıbrıs'a gönderilmesini kararlaştırır.Bu amaçla çıkarılan bir "Sürgün Hükmü” ne göre Anadolu, Karaman, Rum ve Dülkadriye Kadıları şehir ve kasabalarda oturan zenaat ve meslek sahipleri arasında seçme yaparak, her on haneden bir hanede yaşayan aileleri Kıbrıs'a gönderirler.

Megali İdea fikri ortaya atılana kadar, iki halk Osmanlıların adil yönetimi altında barış içinde bir arada yaşadı. Denebilir ki adadaki iki halkın barış içinde bir arada yaşadığı tek dönem fiilen Osmanlı İdaresi altında yaşanan bu 307 yıllık dönemdir. Bu dönemde yerel halkın büyük bölümünün mensup olduğu Ortodoks dinine ait ibadet yerleri yeniden açılmış, Hristiyanlar tam bir ibadet özgürlüğüne kavuşmuştur.

20 Temmuz 1923 Lozan Anlaşması’nın 20. maddesi ile Ada hukuken de İngiltere'ye bırakıldı.
İngiliz yönetiminin ilk yıllardan itibaren Rumlar Enosis (Kıbrıs’ın Yunanistan’a ilhakı) taleplerini tırmandırmaya başlamışlardır.

Yunanistan'ın Kıbrıs'ı talep etmesi 30 Aralık 1918 yılında gerçekleşti. 18 Ekim 1828 tarihinde İngiltere, Rusya ve Fransa'ya bir nota veren Yunanistan, resmen ilk kez Enosis fikrini ortaya atmış ve adanın kendisine bağlanmasını istemiştir.

20 Temmuz 1974’te Mutlu Barış Harekatını gerçekleştirdi. Türk Barış Harekâtı, Kıbrıs’ın Yunanistan’a bağlanmasını engelleyerek adanın bağımsızlığını korumuş, Kıbrıs Türklerini topluca imhadan kurtarmış ve Kıbrıs sorununun gerekçi, hakça ve kalıcı bir çözüme ulaştırılması için gerekli siyasi ve coğrafi zemini oluşturmuştur.

Self-determinasyon (
Geleceklik Hakkı ya da Self Determinasyon, ulusların geleceklerini kendilerini tayin etmeleri ilkesidir. Bu deyiş, Türkçe'de kısaltmasıyla birlikte Ulusların kendi kaderlerini tayin hakkı (UKKTH) şeklinde de geçer.) hakkını kullanan Kıbrıs Türk Halkı,

15 Kasım 1983'de Federe Meclis'in oybirliği ile aldığı bir kararla, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni ilan ettiğini dünyaya duyurdu. (kaynak KKTC Tanıtma Dairesi)

Kıbrıs'ta görülmesi gerekenlerden birisi St.Hilarion Kalesi, kaleye ulaşmak için Girne-Lefkoşa karayolunun Boğaz bölgesinde kaleye ulaşan dağ yolunu kullanmanız gerekiyor.

Beşparmak Dağları’nın kuzeye bakan eteklerine inşa edilmiş bir kaledir. Rivayete göre St. Hilarion Kalesi, tarihte ilk kez Filistinli St. Hilarion tarafından ikametgah olarak kullanılıyordu.

Manastır, Türklere karşı korunmak amacıyla 11'inci yüzyılda daha sağlam hale getirildi. St. Hilarion Kalesi’nin İngilize ait yanları da var. Aslan Yürekli Riçard olarak bilenen Richard I, bir süre için Kıbrıs adası ile kalelerini kontrol eden kişidir. Ancak Aslan Yürekli Riçard, 1191 yılında Lefkoşa’daki hasta yatağında yatırken, St. Hilarion Kalesi Guy de Lusignan tarafından teslim alınmıştır. Guy de Lusignan bu dönemde çeşitli önlemler alarak kaleyi daha da sağlamlaştırmıştır.

Bundan sonraki dört yıl boyunca St. Hilarion Kalesi, savaşların en önemli noktası haline geldi, Kıbrıs adasının bağımsızlığına uzanan yolda önemli bir rol oynadı. Bu savaşların ardından yaşanan 140 savaşsız yıl içinde ise kalede birçok yenilikler yapıldı, burası Lüzinyan kraliyet ailesi için dinlenilebilecek rahat bir yazlık olarak kullanıldı.

St. Hilarion Kalesi üç bölümden oluşur. Kalenin en üst bölümü, üzerinde oturduğu dağın tepesinin iki uçlu olması nedeniyle Dydimus (İkizler) olarak bilinir. En alt bölümde kalenin askerleri, atlar ve diğer malzemeler dururdu.

Bronz çağı sonlarına doğru Anadolu ve Yunanistan’dan Kıbrıs’a göç eden kabileler tarafından inşa edildiğini öğrendiğimiz Salamis antik şehri; Truva kahramanlarından ve Salamis adası kralı Telamon'un oğlu Tefkros tarafından kurulmuş, Salamis antik kentinde günümüzdeki kalıntıların çoğunun Roma dönemine ait. Salamis’te mimari kalıntılar olarak sur ve liman, spor alanı (Gimnazium), hanlar, pazar yerleri, bedestenler, antik tiyatro bulunuyor.



Salamis Harebeleri de gezilecek yerlerden, geçmişi İÖ 11.Yüzyıla dayanan kent Finikelilerle sıkı ticaret ilişkileri olan bir şehir, Pers,Mısır ve Roma egemenliğinde kalmış, spor alanı, tiyatro ve bazilikadan oluşuyor.

Barış Manastırı (Abbe De La Paix) olarak da bilinen ve MÖ. 12. yüzyılda inşa edilen manastır bir Roma çağı ürünü.

Karaoğlanoğlu Şehitliğini ürpeti içinde dolaştık
Lefkoşa’da bundan başka görülmesi gereken en önemli yerlerden biri de Büyük Han; Büyük Han’ın inşası için emri Kıbrıs’ın ilk Osmanlı yöneticisi Muzaffer Paşa, 1572 yılında vermiş. Han’ın mimarî yapısı o dönemlerde Anadolu’da inşa edilenlerle birebir benzerlik taşıyor. Tamamıyla taştan inşa edilmiş olan Han’ın içinde tam 68 oda ve 10 dükkân bulunuyor. Büyük Han’ın tam ortasında da çok güzel, küçük bir mescid var. Lefkoşa belediyesi orkestrası konuklarını müzikle ağırlıyor.

Mavi Köşk; Güzelyurt yakınlarındaki Çamlıbel mevkiinde Makarios'un avukatı, aynı zamanda zamanın en büyük silah kaçakçısının köşkü,


Lefkoşa'da "Barbarlık Müzesi" haline getirilen, Binbaşı Dr. Nihat İlhan'ın eşi ve 3 çocuğunun küvette katledildiği ev, 42 yıl önce yaşanan olayların sessiz tanıklığını yapmaya devam ediyor. "Kanlı Noel" olarak bilinen 21 Aralık 1963'te adada Rumların Türklere karşı başlattığı saldırılardan en korkuncunun yaşandığı tek katlı ev, Kıbrıs Barış Harekatı'ndan sonra 1975'de onarılarak tekrar düzenlenmiş, Kapıdan girişte sağda, kırmızı boyalarla üzerine akan kan görüntüsü verilen Aralık 1963 yazısının göze çaptığı müzenin tavanında, olaylardan kalma kurşun izleri, siyah kare içinde ziyaretçilere gösteriliyor. 24 Aralık 1963 gecesi Kıbrıs Türk Kuvvetleri Alayı Doktoru Binbaşı Nihat İlhan'ın eşi Mürüvvet İlhan ve çocukları Murat, Kutsi ve Hakan'ın katledildiği banyo, cam bölmeyle kapalı tutuluyor. 3 çocuk ve annesinin küvetteki katledilmiş halini gösteren fotoğraf da müze de sergileniyor. Müzede, eski Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'ın
sözleri yer alıyor,
Magosa Kalesi ile karşılıklı Namık Kemal Zindanını görmek mümkün.


Selimiye Camii; 1209'da yapımında başlanan katedral, çeşitli istilacıların yağmalarına uğramış ve 1571'de Kıbrıs'ın en büyük camisine dönüştürülmüş,caminin adı, Kıbrıs'ın fethi sırasında padişah olan II. Selim'in anısına 1954'te Selimiye olarak değiştirilmiş,


Lala Mustafa Paşa Camii; Osmanlı zamanında bünyesine minare eklenerek camiye çevrilmiş;camiye kıbrısın fethinde önemli görev alan sadrazam Lala Mustafa paşanın da adı verilmiş,
Magosa Kalesinden Lala Mustafa Paşa camii görüntüsü pek güzel.


Adada yaşamak nasıl bir duygudur, orada yaşayanlar daha iyi bilirler, yalnız ben kısa süre içinde birçok tarihi eseri görmek, deniz ve bahar güneşini birlikte hissetmekten çok mutlu oldum. Kıbrıs'ın ve halkının sonsuza dek mutlu kalmasını diliyorum.

nilüfer çiçeği-04 Mayıs 2008

21 Mayıs 2008 Çarşamba

YOL


"Yol sadece onu incelediğimiz zaman görünür hale gelir."

Alman Fizikçi Werner Heisenberg-Kuantım Düşünce Yöntemi Kitabı-Clive Cussler