28 Mart 2009 Cumartesi

DİNGİN DÜNYAM




Zaman zaman bana verdiği rahatsızlıklardan yakındığım dünyamda, küçük sıkıntıları görmediğimde daha mutlu olduğumu farkettim.

Çoğunlukla fark ederim. Ama uygulaması zor olurdu.

Bu defa üst üste mi geldiler nedir, yada sıkıldım düşünmekten belkide

Rahat bıraktım kendimi sanki denizin ılık tuzlu suyunda,

Bir de baktım ki batmıyorum, dibe gitmiyorum,

Kendimi kasmaktan vazgeçip anın tadını çıkarttım

Dert ettiklerimi unuttum, dertlendiklerimi de...

Her günüm aynı olmuyor biliyorum,

Eşref saatlerim de oluyor Eşref olmayan saatlerim de.

Her anı eşref saatine dönüştürebilmek için

Unutuyorum bazen dertlerimi

Çok da iyi geliyor, denemenizi tavsiye ederim.

Hiçbirşey yokmuş gibi, yeni doğmuşsunuz gibi,

Tüm sıkkınlıklarımın tuzla buz olduğunu düşünüyorum

Serin bir suyun içindeyim. Ve vücudumda ağrım yok. (Çok şükür)

Hayat daha ne kadar güzel olabilir ki,

Yemeğimi yapacak ve yiyecek ellerim var.

Yolda yürüyeceğim ayaklarım

Güneşin ışıklarını göreceğim bakışlarım

Derin bir iç çekip "NEYE DERT ETMİŞİM Kİ BOŞ YERE BAZI ŞEYLERİ" diyorum

Kendi kendime.

Hayyam'ın bir dörtlüğü takılıyor fikrime

Dert içinde sevinci bul da yaşa;
Haksız düzende haklı ol da yaşa;
Sonu nasıl olsa yokluk dünyanın,
Varından yoğundan kurtul da yaşa.

nilüferçiçeği-28.03.2009

21 Mart 2009 Cumartesi

PUANTİYELER


Uzayda yüzüp duran gezegenler gibi hissederim kendimi bazen, yörüngesinde ama sonsuzda, kendini bilen, ama birçok seçeneği olan,

kendi benliğini korumak amacıyla kalkanlar oluşturan, ama zayıf,

sıradışı hisseden, ama sıradan olan,

kalabalıkta ama yalnız
samimi, ama soğuk olmaya çalışan

zıtlıklarla süslenmiş hayatlarımızın benzer seçenekleri,

Sert görünümlü ve mağrur bir tanıdığım vardı. Geçenlerde görüştük. "Kendimi artık daha yumuşak başlı ve merhametli görüyorum" dedi.

Ben de tam aksine son zamanlarda kendimi duygusuz, ve katı gönüllü gördüğümü belirttim. Yaşananların bizi böyle şekillendirdiğine karar verdik.

Meğer zamanla şekilleniyoruz, mağrur bir insandan mütevazı bir insan oluşabiliyor, yada bunun tam tersi oluyor.

Ömer Hayyam'ın bir dörtlüğü aklıma geliyor.

Yaşamanı akla uydurman gerekir.
Ama bilmezsin akla uygun olan nedir;
Bereket eli çabuktur zaman usta'nın.
Başına vura vura sana da öğretir.


nilüferçiçeği-21.03.2009