10 Ağustos 2008 Pazar

DÜŞÜNCEMDEKİ ÇERÇEVE


Parmak kemiklerim inceden sızladı, şarkılardan arta kalmış hatıralardan içimde bir dinginlik gözlerim benden uzaklara takıldı. İçinde büyüttüğün imgeler asla yok olmuyor, bilhassa zaman geçtikçe düşüncelerinizde oluşan çerçeveyi büyütüyorsunuz.

Hafızanızda oluşan dağ manzarasına zaman zaman bulut ekliyor, ara sıra güneş açtırıyorsunuz. İçinde bazen ırmak geçiyor, bazen gece oluyor, bazen gündüz.

Bir parça mutluluk varsa onu eksilten ya da artıran bizleriz.

Kavramlara biz anlam yüklüyoruz, birimiz için soğuk başkasına çok soğuk değil aslında, aynı şeye biz daha çok üzülürüz bir başkası hiç, biz küçük bir davranıştan mutlu oluruz. Bir başkası farkına bile varmaz.

Bu evrende boşluk diye bir şey yok, her şeyin bir yeri ve anlamı var. Ve hiç bir şey tesadüf değil,

İnsan benliğini büyüten yaşanmışlıklar var, insan yaşamadan anlayamayacağı, ne kadar da öğüt dinlese, kitap okusa, kursa gitse anlayamayacağı duyumsamalar.

Zıtlıkların anlam kazandığını insan yaşayarak öğreniyor. Zorladığın görüntüyü elde edemezken, içini ısıtacak bir başka görüntü beliriyor. Görmek için düşünceni özgür bırakman gerekecek belki, vazgeçeceksin olmamışlıkları.

Varlığın da yokluğunda kıymetini bilmek için gelir gider gönüllerimiz, ne oldu? Nasıl oldu? Derken akar hayat, sonra gülümseyerek bakarsın yaşadıklarına iyisiyle kötüsüyle bir ömür akıyordur, ama geçen vakti kayıp saymazsın.


nilüferçiçeği-05.08.2008

Hiç yorum yok: