6 Aralık 2007 Perşembe

"küçük prens"

Küçük Prens
Antoine de Saint Exupery (1900-1944)
(Fransız Pilot ve yazar)

Okura yaşamdaki en iyi şeylerin en basit şeyler olduğunu, gerçek zenginliğin başkalarına birşeyler verebilmek anlamına geldiğini hatırlatan BÜYÜKLER İÇİN yazılmış bir ÇOCUK MASALI'dır.

Baş ucu kitaplarımdan biri olan "KÜÇÜK PRENS" kitabından beni etkileyen bir bölüm yazıyorum şimdi size...


Küçük Prens tilkiye rastladı ona oynayalım dedi. O da ben seninle oynayamam evcil değilim dedi.
Tilki : Sen bugün benim için binlerce küçük çocuk arasında bir çocuksun, seninle bir alışverişim yok. Senin de bana ihtiyacın yok. Ben de senin için binlerce tilki arasında bir tilkiyim. Ama beni evcilleştirirsen birbirimize bağlanırız, benim sana, senin de bana ihtiyacın olur. Ben senin için dünyada biricik tilki, sen de benim için dünyada biricik çocuk olursun.

- Anlamaya başlıyorum, dedi küçük prens Bir çiçek var... O beni evcilleştirdi, sanıyorum.

Tilki : Tavukların hepsi birbirine benzer. Ama beni evcilleştirirsen, hayatım aydınlanmış gibi olur. Hiç kimseninkine benzemeyen bir ayak sesi tanımış olurum. İnsanların ayak sesi beni ürkütür; duyar duymaz, toprak altına sığınırım. Senin ayak sesin ise, tatlı bir türkü gibi, beni toprak altındaki deliğimden çıkaracak. Sonra bak, orada buğday tarlalarını görüyor musun? Ekmek yemediğimden, buğdayın benim için değeri yoktur. Buğday tarlası bana hiçbirşey hatırlatmaz. Yazık değil mi? Ama senin saçların buğday sarısı. Beni evcilleştirdiğin zaman, ne güzel olacak, buğday bana senin saçının rengini hatırlatacak. Buğday tarlasında esen rüzgarın sesini de seveceğim.

- Küçük Prens, seni evcilleştiririm ama çok vaktim yok. Dostlar edinmeliyim, birçok şeyler öğrenmeliyim.

Tilki : - Yalnız evcilleştirdiğin şeyi öğrenebilirsin. İnsanlar öğrenmek için vakit bulamaz oldular. Satıcılardan her şeyi hazır satın alıyorlar. Dost satan satıcı olmadığı için de, dostsuz kalıyorlardı. Bir dost istiyorsan, beni evcilleştir.

-küçük prens;

-seni evcilleştirmek için, ne yapmalıyım? diye sordu.

Tilki, Sabırlı olmalısın. Önce çayırda benden biraz ötede otur. Ben seni yandan şöyle bir süzüveririm. Sen de birşey söylemezsin, konuşmak birçok anlaşmazlıklara yol açar. Her gün biraz daha yakın oturursun bana...

Küçük Prens ertesi gün yine geldi.

Tilki: -Keşke aynı saatte gelseydin, dedi. Her gün aşkam dörtte gelirsen, saat üçte sevinmeğe başlarım. Vakit geçtikçe, mutluluğum artar. Tam dörtte heyecanlanmağa, merak etmeğe başlarım. Böylece mutluluğun değerini anlarım. Ama her gün başka saatte gelirsen, seni karşılamak için, ne zaman "yüreğimi hazırlayacağımı" bilemem.. Töre lazım insana.

- Küçük Prens:
-Töre nedir? diye sordu:

Tilki:
-Töre de unutuldu gitti. Bir günün öbür günlerden, bir saatin öbür saatlerden farklı olması için töre lazım.

Küçük prens tilki'den ayrılırken Tilki ah etti ve ağlayacağını bildirdi.

-Küçük Prens de beni evcilleştir diye sen istedin söyle ne kazandın dedi Oda -
- Çok kazandım, dedi. Buğdayın rengini bir düşün. Sonra da-Git, bir daha gülleri gör. Onlara bakarken, senin gülünün dünyada biricik olduğunu anlayacaksın.

-Küçük Prens;
-Siz benim gülüme hiç benzemiyorsunuz. Siz hiçsiniz, dedi. Kimse sizi evcilleştirmedi, siz de kimseyi evcilleştirmediniz. Benim tilkim gibisiniz. Eskiden oda binlerce tilki arasında bir tilkiydi. Ama ben onu dost edindim, şimdi dünyada biriciktir. Güzelsiniz ama boşsunuz, kimse size canını feda etmez. Rasgele biri benim gülümü görse size benziyor sanır. Ama o tek başına sizin hepinize bedeldir. Çünkü ben onu suladım, cam şişeyle örttüm, parmaklıklarla korudum. Onun uğruna tırtılları öldürdüm (ama hepsini değil, tabii, iki üç tanesini bıraktım, kelebek olsunlar) Onun övünmelerini, dert yanmalarını, ikide bir susmalarını dinledim çünkü o benim gülümdür.

Sonra tilkinin yanına döndü:

-Hoşçakal dedi.

-Güle güle git. Sırrımı sana söyleyeyim, çok basit: İnsan en iyi gönül gözüyle görür. İç yüzünü göz sezemez, gönül sezer. Gülünün değeri ona verdiğin emekle ölçülür. Evcilleştirdiğin her şeyden sorumlusun, ömrünün sonuna kadar. Gülünden sorumlusun...

-Küçük Prens, yıldızlar görülmeyen bir çiçek yüzünden güzeldir dedi.

-Evet, dedim küçük prens'e , ev olsun, yıldız olsun, çöl olsun, güzelliği gözle görülmez, bir sır gibi içinde saklıdır.

-Küçük Prens uyudu kollarımda ve ben "Bu gördüğüm bir kabuktur sadece, en önemlisi gözle görülmez..." diye düşünüyordum. Kollarımda taşıdığım bu küçük varlık bana neden bu kadar heyecan veriyor, diye düşünüyordum. Bu çocuk bir çiçeğe sadıktı, çiçeğin imgesi uyuduğu zaman bile, içinde bir alev gibi parlıyor. Küçük prensin bir alev kadar geçici olduğunu seziyordum.






2 yorum:

Adsız dedi ki...

çok güzel
bu kitabın tamamını burada bulabilir miyiz?

nilufercicegi dedi ki...

küçük prens kitabını yıllar önce (18 yıl) okumuş, çok beğenmiştim. Beğendiğim bölümden özet almıştım. Bu nedenle kitabın hepsi burada yok. Ama küçücük bir şirin kitap birçok kitapçıda bulabilir ve çok çabuk okuyabilirsiniz. Okunanlarınız çok olsun.